BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
- Av. Şeyma Kenanoğlu
- 13 Nis
- 7 dakikada okunur
Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona erdirilmesidir. Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini sınırlı olarak düzenlemiş; bu sebeplerin varlığı halinde eşlerin boşanma talebinde bulunabilmesine olanak tanımıştır. Diğer bir deyişle, boşanmak isteyenler, mutlaka Kanun'da öngörülen boşanma sebeplerinden birine dayanmak zorundadır.
Bu makalede, Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen özel ve genel boşanma nedenleri ele alınacaktır.

BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
Türk Medeni Kanunu’nun 161-166 maddeleri arasında düzenlenen boşanma nedenleri altı çeşittir. Bunlardan zina, terk, hayata kast pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme özel boşanma nedenlerinden olup, bu nedenlerin varlığı durumunda eş mutlak kusurlu sayılır ve diğer eşin kusurlu olup olmadığına bakılmaz.
Ancak TMK madde 166'da düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumu ise genel boşanma sebebi olup, bu nedene dayalı olarak açılan davada eşlerin kusur oranları tespit edilir ve boşanmanın hukuki ve mali sonuçları kusur oranına göre belirlenir. Yukarıda sayılan özel boşanma nedenlerinin olmadığı durumlarda genel boşanma nedenine dayanılarak boşanma davası açılır.
1. Zina (Aldatma Nedeniyle Boşanma)
Eşlerden birinin zina fiilinde bulunması, özel boşanma nedenidir. Davacı eş, zina eylemini öğrendikten sonra 6 ay, eylemden itibaren de en geç 5 yıl içinde dava açmalıdır. Bu süreler hak düşürücü olup, mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır. Sürelerin geçirilmesi halinde dava hakkı düşer.
Kanun’da boşanma sebebi olarak sayılan zina, esasen eşlerden birinin karşı cinsten üçüncü bir kişi ile cinsel ilişki yaşamasıdır. Dolayısıyla kural olarak cinsel ilişki boyutuna varmayan sadakatsiz davranışlar, zina sebebiyle boşanma davasının gerekçesi olamaz. Zinanın ispatında -diğer sadakatsiz davranışlara kıyasla- çok daha ciddi ve kesin deliller aranır.
Ancak Yargıtay’a göre; eşin sosyal medya aracılığıyla cinsel içerikli mesajlaşmaları, makul bir gerekçe ve diğer eşin rızası olmadan karşı cinsten birini ortak konuta almak, evden ayrılıp karşı cinsten birinin evinde konaklamak yahut birlikte otelde kalmak veya tatile çıkmak gibi eylemler zinanın varlığına karine teşkil eder. Dolayısıyla bu tür eylemlere dayanılarak TMK m.161’de öngörülen zina sebebiyle boşanma davası açılabilir.
Affeden tarafın dava açma hakkı ortadan kalkar. Zinayı affetme, sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlarla da anlaşılabilir. Örneğin zinayı öğrenen tarafın uzun süre zina eden eş ile birlikte yaşamaya devam etmesi, tatile gitmesi, samimi fotoğraflar çektirmesi vb. davranışlar zinanın affedildiğini gösterir.
Zinaya varmayan ancak sadakat yükümlülüğünü ihlal eden “güven sarsıcı davranışlar”ın varlığı halinde açılacak boşanma davası genellikle zina nedenine değil, TMK madde 166’da düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayandırılır.
Aldatma sebebiyle açılacak boşanma davası sadece zina özel sebebine dayanılarak açılabileceği gibi, hem zina sebebine hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılması vb. genel boşanma sebeplerinden birine dayanılarak da açılabilir. Bu durumda hakim öncelikle özel boşanma sebebi olan zina nedenini değerlendirir ve zinanın ispatlandığına kanaat getirirse zina sebebiyle boşanma kararı verir. Ancak hakim zinanın ispatlanmadığına karar verirse, bu durumda davada ileri sürülmüşse eğer tarafların kusurlarını değerlendirerek genel boşanma sebeplerine dayanarak boşanma kararı verir. Açılacak boşanma davasının hem zina özel sebebine hem de genel boşanma sebeplerine dayanması, hükmün elde edilmesini kolaylaştıracaktır.
Zina nedeniyle boşanma gerçekleşmişse, boşanmadan sonra açılacak mal paylaşımı davasında, hakim, zina yapan eşin ortak mallar üzerindeki katılma alacağı hakkını azaltabilir yahut tamamen ortadan kaldırabilir.
2. Hayata Kast, Pek Kötü Muamele, Onur Kırıcı Davranış
TMK madde 162 uyarınca, eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi veya diğer eşe karşı pek kötü muamelede (darp, tehdit, aç bırakma, ters ilişkiye zorlama vb.) bulunması yahut onur kırıcı davranış (hakaret, aşağılama, iftira, dışlama vb.) sergilemesi boşanma sebebidir.
Hayata kast nedenine dayanılabilmesi için öldürme niyetinin varlığı aranır. Bu durumda örneğin açıkça intihara yönlendirme eylemi hayata kast kapsamında olmasına rağmen, öldürme niyeti ispatlanamadığı müddetçe öldürme tehdidi hayata kast kapsamına girmez.
Pek kötü muamele ve onur kırıcı davranışa dayalı boşanma davası açılabilmesi için davranışın bir kez gerçekleşmesi yeterlidir. Ancak eylemin bu boşanma nedeninin kapsamına girip girmediği hakimin takdirindedir.
Özel nedenlere dayalı olarak açılan boşanma davasında, -şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan davalarda olduğu gibi- kusur kıyaslaması yapılmaz, eylemin gerçekleştiği ispat edildiği takdirde eylemi yapan eş tam kusurlu sayılır ve nafaka ile tazminat talepleri buna göre değerlendirilerek boşanma kararı verilir.
Ayrıca boşanma; hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış özel nedenine dayalı olarak gerçekleştiyse, boşanma sonrasında açılan mal paylaşımı davasında eylemi gerçekleştiren eşin ortak mallar üzerindeki katılma alacağı payı hakimin takdirine göre azaltılabileceği gibi tamamen kaldırılabilir de. Bu durum yukarıda açıkladığımız üzere, zina sebebiyle açılan boşanma davası için de geçerlidir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden/maruz kalmasından başlayarak 6 ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Ancak bu nevi eylemin affedildiğinin kabulü için kayıt ve şartsız irade beyanı yahut affı açıkça gösteren bir davranış ve tutum sergilenmesi gerekir. Ancak bu eylemlere ilişkin bir ceza davasının varlığı halinde, şikayetten vazgeçmek eylemin affedildiği anlamına gelmez.
3. Suç İşleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme
TMK madde 163'e göre; eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Eşin yüz kızartıcı suç işlemesi (örneğin dolandırıcılık, cinsel suçlar) veya kumar, uyuşturucu, fuhuş gibi toplum tarafından ahlaka aykırı kabul edilen davranışları sürekli hale getirmesi durumunda, diğer eş boşanma davası açabilir.
Ancak bu nevi eylemlerden menfaat elde eden yahut eylemleri teşvik eden eş, bu nedene dayalı boşanma davası açamaz.
Kusurlu eşin küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi nisbi bir boşanma sebebidir. Diğer bir deyişle, bu eylemlerin boşanma nedeni sayılması için birlikte yaşamanın diğer eş için çekilmez hale gelmesi ve davacı eşin bu durumu ispatlaması gerekmektedir. Bu konuda takdir hakime aittir.
Bu sebebe dayalı boşanma davası açmak için herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir.
4. Terk Nedeniyle Boşanma
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla ortak konuttan ayrıldığı veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde diğer eş terk sebebiyle boşanma davası açabilir.
Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu durumda, ortak konuta giremeyen eş de terk sebebiyle diğer eşe boşanma davası açabilir.
Ayrıca bu davanın açılabilmesi için terk süresinin en az 6 ay olması, terkin üzerinden en az dört ay geçtikten sonra noter veya mahkeme kanalıyla diğer eşe eve dönmesi için ihtar çekilmesi ve ihtarın üzerinden en az 2 ay geçmesi gerekmektedir.
Terk edilen konut yaşamaya uygun ve elverişli değilse veya terk eden eşin haklı sebebi varsa (askerlik, tutukluluk, uzaklaştırma kararı vb.) yahut terk eden eşe gönderilen ihtar samimi değilse (anahtar veya yol parasının gönderilmemesi vb.) ortada gerçek bir terk durumunun olmadığı varsayılır ve terk sebebine dayanarak boşanma davası açılamaz.
5. Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Eşlerden biri evlilik birliği içerisinde akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın iyileşmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla diğer eş boşanma davası açabilir.
Türk Medeni Kanunu’na göre akıl hastalığı evlenme engelidir. Dolayısıyla bu maddede düzenlenen boşanma sebebi, evlilik birliği kurulduktan sonra ortaya çıkan akıl hastalığına ilişkindir.
Ancak her akıl hastalığının evliliği çekilmez hale getirdiği söylenemez. Dolayısıyla boşanmak isteyen eş, diğer eşin akıl hastalığının süreklilik arz edip iyileşme ihtimali olmadığını ve bu nedenle evliliğin çekilmez hale geldiğini ispatlamalıdır.
Prof. Dr. Hasan Özkan’a göre, “Geçici depresyon, tedaviye cevap verebilir olduğu sürece boşanma nedeni oluşturmaz.”.
6. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik)
Türk Medeni Kanunu'nun 166.maddesine göre evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Hemen her türlü geçimsizlik, kıskançlık, ekonomik baskı, aile içi müdahaleler bu kapsama girer.
Bu maddeye dayanılarak açılan davalarda kusur önemli bir unsurdur. Kusurlu eş boşanma talebinde bulunursa ve diğer eş itiraz ederse, mahkeme boşanmaya karar veremez. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Bu maddenin üçüncü fıkrasında(166/3), halk arasında “Anlaşmalı Boşanma” olarak da bilinen düzenleme yer alır. Buna göre, evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.
Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.
Boşanma davasında genel ilke, tarafların ikrarının hakimi bağlamayacağı yönündedir. Ancak anlaşmalı boşanma halinde bu ilke uygulanmaz ve tarafların ikrarı hakimi bağlar.
SONUÇ
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen ve yukarıda detaylı bir şekilde açıkladığımız boşanma sebeplerinden birinin veya birkaçının gerçekleşmesi halinde boşanma talebi ile aile mahkemesine başvurularak boşanma davası açılabilir.
Hukukumuzda ilke olarak dava açmak için avukat tutma zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla herkes boşanma davasını kendisi açıp, süreci avukat tutmadan bizzat kendisi yürütebilir.
Ancak boşanma davası, uygulamada uzun süren davalardan biri olup, davanın her aşamasında ciddi emek, kapsamlı bir araştırma ve hukuki/teknik bilgi birikimi gerektirmektedir. Dolayısıyla yeterli hukuki bilgiye sahip olmadan dava açılması halinde hak kaybına uğrama ihtimali yüksektir.
Bu nedenle boşanma davası ve bu davanın ferileri olan velayet, nafaka, tazminat ve mal paylaşımına ilişkin hususlarda hak kaybına uğramamak için mutlaka bir avukattan hukuki yardım alınması tavsiye edilir.
SIK SORULAN SORULAR (SSS)
Boşanmak için mahkemeye gitmek şart mı?
Evet. Boşanmak için mutlaka Aile Mahkemesine başvurmak gerekir. Eşler kendi aralarında anlaşsalar bile(anlaşmalı boşanma protokolü), bu durum mahkemede onaylanmadan geçerli olmaz.
Eşim istemese de boşanabilir miyim?
Evet. Eşlerden biri boşanmak istemese bile, diğer eş tek başına dava açabilir. Mahkeme, olayları ve delilleri değerlendirir ve haklı bir boşanma sebebinin varlığına kanaat getirirse boşanmaya karar verir.
Avukat tutmak zorunda mıyım?
Hayır, zorunlu değil. Ancak hak kaybı yaşamamak ve süreci doğru yönetmek için bir avukattan destek almanız önerilir.
Anlaşmalı boşanma nedir?
Eşlerin boşanma, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti gibi konularda tam olarak anlaşıp birlikte mahkemeye başvurmasıdır. Çekişmeli boşanmaya göre daha kısa sürede sonuçlanır.
Boşanma davası ne kadar sürer?
Anlaşmalı boşanma davaları çoğu zaman tek celsede biter. Çekişmeli boşanma davaları ise birkaç ay ile birkaç yıl arasında sürebilir.
Boşanma davası gizli olabilir mi?
Evet. Taraflardan biri talep ederse, mahkeme duruşmaların gizli yapılmasına karar verebilir. Ancak taraflardan birinin kendisine açılan boşanma davasından haberdar edilmemesi söz konusu olamaz.
Boşanma davası açıldığında eşime hemen haber verilir mi?
Evet. Mahkeme, dava dilekçesini diğer eşe tebligatla gönderir. Böylece savunma yapma hakkı tanınır.
Boşanmak için kaç yıl evli kalmak gerekir?
Sadece anlaşmalı boşanma için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir. Çekişmeli boşanmada böyle bir şart yoktur.
!!! Sitede yayımlanan makaleler tamamen bilgilendirme amacına yönelik olup, ziyaretçiler ve müvekkillerin, sitede yayımlanan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir.
Comments